buradan bir ales geçti.

düzensiz bir uyku düzeniniz varsa ve ertesi gün sizin için önemli de bir sınav varsa, ulan en azından sınavdan önceki gün erkenden uyanın da, gece erken yattığınızda kafayı koyup uyuyabilesiniz diye bir tavsiem vardır uyku düzeni düzensiz olan insanlara. evet bu insanlara böylesi bir tavsiyede bulunabilmek için ne onlarca kitap okumak ne de birkaç okul bitirmek gerekir. böylesi bir tavsiye için sadece tecrübe gerekir... aöf yıllarında sınavların olacağı haftadan 15 gün önce kadar kendimi kampa alıp, dünya ile ilişkilerimi olabildiğince yavaşlatır e bu esnada zaten düzensiz olan yemek yeme düzenimin düzensizliğine bir de uyku düzenimi eklerdim. bu yüzden bilirim, eğer uykusu düzensiz bir insan bir sınava girecekse, normalde sınavdan önceki gece erken yatılıp ertesi gün de erken kalklılp sınava gidileceği için, eh geç oldu ben artık yatayım, hem sabah da sınavım var diip, kıvrılır yatağa..ama döner sola, döner sağa..olmaz.uyuyamaz...çünkü uyku düzeni bozuktur ve normalde o saatte hep ayakta olduğu halde, şimdi yatakta kuyruğu kıstırıp uyumaya ve ertesi günkü sınavda ii bişiler yapmaya konsantredir..ama izin vermez beyin.. lan olm, ne uyuması haftalardır kaçta yatıp kaçta kalkıodun lan sinyalleri gönderir sinir sistemine ve sistem, sinirlenir..uyuyamadığı için stres yapar, stres yaptığı için de uyuyamaz.. gece bi sağa bi sola döne döne dönmekten yorulurda, normalde uyuduğu saatten bile daha geç bi saatte uykuya dalar. sonrası bi kaç saatlik uyku ile girilen bir sınav...artık başarı oranı, çekilen uykusuzluk oranına oranlanıp, içler dışlar yapılır ve açıklandığında da sağlaması yapılır. bunu niye anlattım..çünkü bu hikayedeki mal benim.

evet, bile bile lades oldum..oysa, cumartesi sabahı biraz erken kalkmıs ve hatta iice yorulayım diye de gece halı saha maçına gitmiştim. hava o kadar soğuktu ki, maçtan eve gelince de, iki bardak çay içtim. sanırım hatayı da tam bu noktada yaptım. sıcak bişiler içme ihtiyacımı çay ile değil de, süt ile falan giderseydim gece daha rahat uyuyup, sabaha daha zinde kalkabilirdim.. gece zor uyudum, her sese de uyandım..sabah 8 gibi kalkıp, yalandan bir kahvaltıyla okulun yolunu tutarken, allah allah!!!sersem gibi olacağımı dşünüyordum ama hayır.. soğuk sabah sabah o kadar keskindi ki resmen demir çelik yutmuş gibi dimdiktim..okula gidince de baktım iibf nin önünde çay fln satıyo gençler..heh dedim ben bi çay alayım, yabancı diller de girecektim sınava onların binaya kadar da yürürüm, çayımı içe içe dedim..çay ve soğuk uykumu açmış kendimi 10 kaplan gücünde, 7 tilki kurnazlığında, 5 kedi nankörlüğünde, 2 köpek sadakatinde hissederek sınıfa daldım.. oturacağım yeri hiç bi zmn hemencecik bulamama ritüelim bu sınavda da karşıma cıktı.. baktım 16 numara yok.. alla allah..ama orda bi sıra var..üstünde hani beyaz kücük kağıt yapıstırıyorlar ya, heh işte ona 16 yazmamıslar..sadece bi tane 1 vardı..dedim herhalde 6 sını yazmayı unutmuslar..zira solumdaki 18 sağımdaki 15 ti.. 16 bu olmalıydı..nedense 17 die bi rakamı düşünmemiştim. oturdum 20 dk fln vardı..sınıf sıcacıktı ohh miss.. etrafı kesmeye başladım..millet bu ales e genelde yüksek lisans amacı ile girdiği için acaba benim durumumda olan var mıdır diyerek, bakışlardan insanların neler hayal ettiğini ve ne için burda oldugunu anlamaya çalıştım..bi b*k anlamadım..öyle baktım işte. yabancı diller binasındaydım ya, sınıfta sanırım hazırlık sınıflarından biriydi..duvarlarda am is are larla alakalı örnek cümleler fln vardı..çok komiğime gitti.. ne yani yabancı diller de hazırlık öğrencilerine bunları mı öğretiyorlardı.. aman ya neyse dedim bana ne ?
salon görevlisi tanıdıgım bi hocaydı. sonucta bu okulun öğrencisiydim ben de.. küçük harflerle sohbet ettik..başarılar diledi.. saolsun..

soru kitapcıkları dağıtıldığında üzüldüm.. zira hep a kitapcıgı benim olsun isterim. ""b" kitapcıgı düştü bna..

önce hangisinden baslasam acaba die hep düsündüm.. 1 saat sözele 2 saat matematiğe ayırayım diip kaldırdım kapağı...

sözel genel manada benim beklediğimden daha zordu..zira çok fazla ikili şık vardı. o muydu bu muydu derken, upuzun paragrafların arasında kendimi kaybettim..kendimi kaybetmeyi geç, zamanımı da kaybediyordum.. 1 saatte bitmesi gereken sözel 1 saat 15 dakika da bi kaç boş ile bitti..

matematiği neden sayısal 1 ve sayısal 2 diye ayırıyorlar anlamıyorum.. psikolojik olarak 1 daha kolay algılandığı için mi kolay geliyor sorular acaba.. 1 kolaydı.. ama kolay dediysem öyle dakka başı 1 soru yaptım değil.. yine burda da soruların oyalayacılığı beni mahkm etti..ama bi önceki ales ten daha cok soru yapabildim sayısal 1 de... sayısal 2 ye gecen sınav hiç bakamamıstım..bu sefer 45 dakka kadar onunla ilgilendim..çok kek sorular vardı..yaptım onları...

şimdi herkes ve tabii ben de kendi kendime nasıl geçti diye soruyorum ?

nasıl geçti azul
hmm valla rüzgar gibi geçti..
yani
rüzgar ektim, umarım fırtına biçerim..zira beni bu iklimden anca bir fırtına çekip çıkarır..

işte böyleydi ales..soru çeşitleri hakkında da bişiler yazacaktım ama.. belki daha sonraa.. yarın cevaplar acıklanır.. soru kitapcıgından belki soru örneklerine bakarak daha ii bi inceleme yazabilirim..yazmaya da bilirim, zira bakmayabilirim cevaplara.. bekleyeyim biraz..

öyle işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ahkam